Hayatta bazen ne kadar çabalarsak çabalayalım, başarı bir türlü yüzünü göstermiyor gibi hissederiz. Emeklerimizin boşa gittiğine inanır, yolun sonuna geldiğimizi düşünürüz. Tam da böyle bir anda, asırlardır dilden dile aktarılan bir kıssa bize yeniden umut verebilir: İbn-i Hacer’in mağaradaki uyanışı.
Bir zamanlar medresede ilim tahsiliyle meşgul olan İbn-i Hacer, uzun süre geçmesine rağmen istediği başarıyı elde edemez. Çaresizlik ve hayal kırıklığıyla daha fazla dayanamayacağını düşünür, medresedeki eğitimini yarıda bırakıp evine dönmeye karar verir.
Yolculuk sırasında yorulur ve bir mağarada dinlenmeye çekilir. O sırada gözü mağara tavanından düzenli aralıklarla damlayan suya takılır. Su damlalarının altında, kayada oluşmuş küçük bir oyuk dikkatini çeker. Kendi kendine sorar:
“Bir damla su, nasıl olur da bu sert kayayı deler?”
Ve o an fark eder: Su damlası gücünden değil, sürekliliğinden dolayı taşı delmiştir. İşte bu basit ama derin hakikat, onun içinde yeni bir kıvılcım yakar. Geri dönmekten vazgeçer ve medreseye büyük bir azimle geri döner. Eğitimini başarıyla tamamlar ve bugün hâlâ ismiyle anılan bu anlamlı kıssayı bize miras bırakır: İbn-i Hacer, yani “Taşın Oğlu”.
🪨 Kıssadan Hisse: Devam Etmek Güçtür
Bu hikâye bize gösteriyor ki bazen başarının anahtarı, büyük adımlar atmak değil; küçük ama kararlı adımları sürdürebilmektir. Her gün biraz daha, her gün bir damla daha…
➡️ Vazgeçmeye meyilliysen, bu kıssayı hatırla.
➡️ Emeğin hemen meyve vermiyorsa, bu sabırsızlıkla değil süreklilikle ilgilidir.
➡️ Ve unutma: Kayanın direnci değil, damlanın kararlılığı kazanır.