Kıskançlık, sevgi göstergesi mi yoksa tehlikeli bir kırılma noktası mı? Uzman Psikiyatrist Dr. Mert Sinan Bingöl, kıskançlığın nedenlerini, etkilerini ve çözüm yollarını detaylarıyla açıkladı.
Kıskanmak İnsan Doğasında Var Ama…
Kıskançlık, doğuştan gelen ve zaman zaman hepimizin hissettiği duygulardan biri. Ancak Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl’e göre bu duygu kontrolden çıktığında, ilişkilerde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Özgüven eksikliği, değersizlik hissi, sosyal medya etkisi ve kültürel kalıplar, kıskançlığı körükleyen başlıca nedenler arasında yer alıyor.
Kadınlar Duygusal, Erkekler Fiziksel Kıskanıyor
Freud ve Klein gibi teorisyenlerin kıskançlığı geçmiş travmalara bağladığını hatırlatan Bingöl, evrimsel bakış açısının da bu duygunun cinsiyetlere göre farklılaştığını öne sürdüğünü belirtiyor. Araştırmalara göre, erkekler daha çok cinsellik üzerinden kıskanırken, kadınlarda duygusal bağlam ön planda.
Serotonin Düşerse Kıskançlık Yükseliyor
Bingöl’e göre patolojik kıskançlık sadece psikolojik değil, biyolojik temellere de dayanıyor. Özellikle serotonin ve dopamin dengesizlikleri bu duygunun şiddetlenmesinde önemli rol oynuyor. Ayrıca, beynin sağ lobunda oluşan hasarların da güvensizlik ve aşırı şüpheye yol açabileceği belirtiliyor.
Kıskanmak Sevgi Değil, Kontrol Arzusu Olabilir
Toplumda sıkça rastlanan “Seven insan kıskanır” algısının tehlikeli olabileceğini vurgulayan Bingöl, kıskançlığın yanlış yorumlanmasının fiziksel şiddete kadar varabilecek sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Takip etme, sorgulama ve özgürlük kısıtlamaları gibi davranışlar, kıskançlığın sağlıksız boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Çözüm İçin İlk Adım: Fark Etmek
Kıskançlıkla baş etmenin ilk adımı, bu duyguyu fark etmek ve kaynağını analiz etmek. Dr. Bingöl’e göre, iletişim kanallarını açık tutmak, ilişkide şeffaflık sağlamak ve güven inşa etmek büyük önem taşıyor. Eğer kıskançlık ilişkiye zarar veriyorsa, bir uzmandan destek almak kaçınılmaz hale geliyor.