Beslenme ve yaşam biçimi, kanser riskini belirlemede tahmin edilenden çok daha büyük bir rol oynuyor. Akademisyenler, sadece beden sağlığını değil, davranışlarımızı ve kişiliğimizi de etkileyen yeme alışkanlıklarına dikkat çekiyor.
Yeme alışkanlıkları, kişiliği ve davranışı etkiliyor mu?
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre evet. Üsküdar Üniversitesi’nde gerçekleşen 2. Ulusal Beslenme ve Diyetetikte Güncel Yaklaşımlar Kongresi’nde konuşan Tarhan, “Yediğimiz şeyler sadece bedenimizi değil, zihnimizi ve kişiliğimizi de şekillendiriyor” dedi. Epigenetik faktörlere dikkat çeken Tarhan, çevresel etkilerin genleri etkileyebileceğini, sağlıksız beslenmenin genetik yatkınlıkları tetikleyebileceğini söyledi.
Kolon kanseri örneği çarpıcı
Tarhan’a göre, kolon kanseri gibi bazı hastalıkların yalnızca yüzde 5’i genetik. Geriye kalan kısmı ise yaşam tarzı ile doğrudan bağlantılı. Sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve stres bu genetik yatkınlıkları tetikleyerek kanser riskini artırıyor. Mikrobiyota sağlığı, prebiyotik ve probiyotiklerin önemi bu noktada öne çıkıyor.
Uzayan ömür, artan risk
Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin ise yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte kanserin küresel bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini belirtti. “Genetik yapılar zamanla bozuluyor, mutasyonlar artıyor, buna karşı bireysel önlem en çok beslenme ile mümkün” diyen Ertekin, özellikle obezite ve hareketsizliğin tüm kanser türleri için başlıca riskler olduğunu vurguladı.
Beslenme sadece fiziksel değil, psikolojik süreci de etkiliyor
Kongre Başkanı Doç. Dr. Müge Arslan ise beslenmenin sadece fiziksel değil, psikolojik etkileri de olduğunu hatırlattı. Kanserin sadece hastayı değil ailesini ve çevresini de etkilediğini belirten Arslan, bu nedenle bütüncül ve multidisipliner yaklaşımların önemine değindi.
Antioksidanlar, fitokimyasallar, ketojenik diyetler ve daha fazlası
Kongrede, kansere karşı koruyucu besinlerin gücü de masaya yatırıldı. D Vitamini, Omega-3, fermante besinler, antioksidanlar ve fitokimyasallar gibi pek çok başlık tartışıldı. Ayrıca, ketojenik diyetlerin kanserle mücadeledeki rolü de gündeme geldi.
Bilimsel içerikler, kişisel farkındalıkla buluşuyor
Tüm konuşmaların ortak noktası şuydu: Bilinçli beslenme sadece hastalıklardan korumakla kalmıyor, aynı zamanda yaşam kalitesini artırıyor. “Mindful eating” yani farkındalıklı yeme alışkanlıkları, bu süreçte önemli bir araç olarak öne çıkıyor.