EPAM’ın yayımladığı Eğitim İzleme Raporu 2024, öğretmenlik bölümlerindeki istihdam farklılıklarını ortaya koydu. Özel eğitim öğretmenliği mezunları, yalnızca 4,2 ayda iş buluyor.
Hangi öğretmenlik bölümü mezunları daha hızlı işe giriyor?
İLKE Vakfı EPAM’ın hazırladığı Eğitim İzleme Raporu, öğretmenlik bölümlerinin istihdam verilerini mercek altına aldı. Raporun en çarpıcı verisi ise özel eğitim öğretmenliği mezunlarının 4,2 ay gibi kısa bir sürede iş bulması oldu. Bu alanda mezunların kayıtlı istihdam oranı da %96,2 gibi dikkat çekici bir seviyede. İngilizce öğretmenliği 7,7 ayla ikinci, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ise 8,8 ayla üçüncü sırada yer aldı. Öte yandan, resim-iş öğretmenliği (18,5 ay) ve tarih öğretmenliği (19,1 ay) mezunları istihdamda ciddi zorluk yaşıyor.
Bu veriler ne anlama geliyor?
Eğitim politikaları uzmanı Doç. Dr. Ayhan Öz, bu tabloyu arz-talep dengesinin bozulduğuna dair bir sinyal olarak değerlendiriyor. Öğretmen yetiştirme süreciyle istihdam planlaması arasındaki kopukluğun, bazı alanlarda işsizlik sorununu artırdığını vurguluyor.
Aidiyet azaldı, zorbalık arttı
Raporda dikkat çeken bir başka başlık ise öğrencilerin okula olan aidiyet duygusunda ciddi bir düşüş yaşanması. Türkiye, 42 ülke arasında 41. sırada yer alarak bu alanda alarm veriyor. Öğrenciler arasında fiziksel zorbalık azalırken, psikolojik zorbalık —özellikle dışlama ve alay edilme— yaygınlaşıyor. Öğrencilerin stresle baş etme ve duygu kontrolü becerilerinde de zayıflık gözleniyor. Türkiye, bu becerilerde uluslararası sıralamalarda alt basamaklarda yer alıyor.
Eğitime rekor bütçe artışı
2024 yılı itibarıyla eğitime ayrılan bütçe 1,6 trilyon TL’yi aştı. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi %150’den fazla artarak 1,09 trilyon TL’ye ulaştı. Üniversitelere 35,5 milyar TL yatırım bütçesi aktarıldı. EPAM’a göre bu artış sadece finansal değil, aynı zamanda stratejik bir dönüşümün işareti. Kaynakların akademik kalite, altyapı ve Ar-Ge gibi alanlara yönlendirilmesi, eğitimde nitelik dönüşümünü destekliyor.
Öğrenci sayısı azalıyor, yabancı ilgisi artıyor
Örgün yükseköğretimde öğrenci sayısı 8,3 milyondan 7 milyona düştü. Bu düşüş, sadece nüfus yapısıyla değil, üniversite eğitiminin cazibesindeki azalmayla da ilişkili. Ancak aynı dönemde uluslararası öğrenci oranı %4,75’e çıkarak tarihi bir seviyeye ulaştı. Türkiye, yerli öğrencilerin ilgisinin azaldığı ama yabancı öğrencilerin daha çok tercih ettiği bir yükseköğretim iklimine doğru ilerliyor.