Toros Dağları’nın eşsiz doğasında yetişen kuzugöbeği mantarı, Akseki halkı için hem geleneksel bir uğraş hem de önemli bir geçim kaynağı. Kilogramı 1.000 TL’yi aşan bu değerli mantar, nisan-mayıs aylarında dağlarda başlayan umutlu sabahların simgesi haline gelmiş durumda.
“Sabahın Sessizliğinde Dağa Yolculuk”
Mehmet Kara için kuzugöbeği sadece bir mantar değil, çocukluk hatıralarını taşıyan bir yaşam biçimi. “Sedir, ardıç, ladin… Her ağacın dibine tek tek bakarız. Yağmur yağdıysa umutlanırız. Çünkü yağmur varsa mantar da vardır” diyen Kara, bu işin sabır ve dikkat istediğini vurguluyor.
“Dağın Yalnızlığı, Mutluluğun Ta Kendisi”
Hasan Sağlam da benzer bir heyecanla anlatıyor: “Bir gün bir kilo, ertesi gün üç kilo. Ama mesele sadece miktar değil. O doğanın içinde olmak, dostlarla aramak, sessizliği dinlemek… Her şeyden daha kıymetli.”
“Zor Bulunur, Değerli Olur”
Hüseyin Çatlı ise işin zorluklarına rağmen, kuzugöbeği mantarının sunduğu tatmin duygusunun altını çiziyor. “Bu yıl bahar yağmurları az oldu, mantar da az çıkıyor. Ama bir tane bulmak bile mutluluk veriyor” diyerek, doğayla kurdukları ilişkiyi anlatıyor.
“Lezzet İçin Toplanır, Kış İçin Kurutulur”
Bayram Erdoğan’a göre ise Akseki kuzugöbeği, sadece fiyatıyla değil, lezzeti ve besleyiciliğiyle de dikkat çekiyor. “Kalorisi yüksek, aroması yoğun. Eskiden satılırdı ama şimdi çoğu kişi kış için kurutup saklıyor. Tamamen doğal, hiçbir katkı yok.”
Doğaya Saygıyla Toplanan Bir Hazine
Kuzugöbeği, yalnızca ekonomik değer taşıyan bir ürün değil; aynı zamanda doğayla kurulan kadim bir bağın sembolü. Her ilkbaharda tekrarlanan bu arayış, bölge halkı için sabırla, doğaya duyulan sevgiyle ve kuşaklar arası birikimle yürütülen bir gelenek.