Bipolar bozukluk, halk arasında “iki uçlu ruhsal bozukluk” olarak bilinen bir hastalıktır. Bu bozukluk, depresif ve manik dönemlerden oluşur. Depresif dönemde kişiler normalden daha mutsuz, üzgün ve yetersiz hissederken, manik dönemde ise kendilerini olduğundan çok daha mutlu ve enerjik hissederler.
Bipolar bozukluğun erken yaşlarda, özellikle erkeklerde daha yaygın olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Yağmur Zorbozan, doğru tanı koyulmasının tedavi sürecindeki en önemli adım olduğunu vurguluyor. Tanı konulduktan sonra tedavi, kişinin atak dönemine göre şekillenir. Depresif dönemde intihar düşünceleri gibi ciddi riskler olduğu için, hastaların genellikle hastaneye yatırılması uygun görülür. Manik dönemde ise, kişi normalden daha enerjik ve coşkulu olabilir, ancak bu durum her zaman olumlu sonuçlanmaz ve bu hastaların da hastaneye yatırılması gerekebilir.
Tedavi sürecinde ilaçlar ve psikoterapi başlıca yöntemlerdir. Dr. Zorbozan, tedavinin düzenli bir şekilde doktor kontrolünde sürdürülmesinin önemini belirtmektedir. Ataklar azaldıkça ilaçların dozu düşürülür, ancak iyileşen hastaların ilaçlarını kesmemeleri gerektiği konusunda uyarılmaktadır. Ayrıca, tedavi sürecinde aile desteği ve sosyal rehabilitasyonun da önemli rolü vardır. Eğer tedaviye rağmen iyileşme gözlemlenmezse, tanı yeniden gözden geçirilmelidir. Tanının doğru konulması ve doğru ilaç dozunun kullanılması gerektiği de unutulmamalıdır.