Kadın sağlığı, yalnızca doğurganlıkla sınırlı bir mesele değil; bedenin, ruhun ve yaşam kalitesinin bütünsel bir dengesidir. Fakat modern yaşamın yoğun temposu, ev-iş dengesi ve toplumsal beklentiler, kadınların kendi sağlıklarını ihmal etmelerine yol açabiliyor.
Uzmanlar, stresin fiziksel ve ruhsal etkilerinin hafife alınmaması gerektiğini vurguluyor. Kalp çarpıntısından sindirim sorunlarına, kaygıdan öfke nöbetlerine kadar uzanan belirtiler, günlük yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebiliyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen seminerde, afetler sonrası doğum yapan annelerde doğum sonrası depresyon riskine dikkat çekildi. Uzmanlar, bu süreçte toplumsal farkındalık ve disiplinler arası iş birliğinin hayati rol oynadığını vurguladı.
Şehir yaşamının koşturmacası, hayat pahalılığı, ilişkilerde yaşanan sorunlar… Modern çağın görünmez düşmanı stres, hem zihinsel hem fiziksel sağlığımızı yavaş yavaş tüketiyor.
Günlük hayatın temposu, iş yükü ve bitmek bilmeyen sorumluluklar arasında yorgun hissetmek sıradan gibi görünebilir. Ancak bu yorgunluk kronikleştiğinde ve ruhsal çöküntülere dönüştüğünde, durumun adı artık tükenmişlik olabilir.
